31 Aralık 2015 Perşembe

2

Aklımızla Alay Ediyorlar



20 Aralık pazar günüydü. Aylar önce biletini aldığım EPİCA konserine hazılanıyordum. Bileti bir kitabın arasında koyduğuma emin olduğumdan, önceden kontrol etme ihtiyacı duymadım bile. Bütün kitaplığı yıkmakla kalmayıp, evinde altını üstüne getirdim. Çok canım sıkıldı, verdiğim paraya mı yanayım, adamların seneye gelip gelmeyeceğine mi derken haberlerde ''Dilek Doğan'ın evinde katledilme anı'' haberini yayınladılar. Elimde birkaç kitapla bıraktım kendimi koltuğa, utançla. O insanların derdine bak, bir de benimkine ! Bıraktım aramayı, gitmedim konsere.

Defalarca izledim.
Kapı açılıyor, Bayağı bayağı ev burası.
Eve tek tek giriyorlar. Canlı bomba şüphesiyle Hatice diye birini arıyorlar.
Hatice falan yok.
Ailenin tek isteği ''Galoş giyin,istediğiniz yeri arayın'' oluyor.
Mani olmuyorlar. Alışmışlar, abi bunu videoda söylüyor.
Arama yapıyorlar birileri.
Kamera özenle çekiyor ama yorganın bir ucu kalkıyor.
Dolaplar şöyle üstünden.
Yani üstün körü bir arama bu.
Bana göre aramaya değil, öldürmeye gelinmişti. Fikrim bu.
Abi içeride aileyi sakinleştirmeye çalışırken
Bir yandan da; Ankara 105 kişi öldü,
Canlı bombaya benim evimde değil oradaydı, niye müdahale etmediniz, diyor.

Yine bir galoş muhabbeti ve ardından
İçimizden hissettiğimiz, bize de eş zamanlı sıkılan o silahın sesi.
Anne feryaat figan '' Dileek'' diyor.
Baba birinin suratına patlatıyor yumruğunu.
Abi kapının önüne yığılan Dileğe bakıyor ve ayaklarının üzerinde zıplıyor.
Polisler, abiye kelepçe takmaya çalışıyor. Ambulans yok.

Dışarı çıkarıyorlar Polisleri, ite kalka.
Oğlun bastı tetiğe diyor, muhtemelen katil olan.
Silahıma sahip bir polis değilim, diyor bunu derken. Fikrim bu.
Tetiğe basacak cesareti olan abi, polise değil kardeşine hedef alıyor.
Anne terlik fırlatıyor, eline ne gelirse. Canları gitmiş.
Örgüt evi olmayan bu eve girip bir kızı uykusundan uyandırıp ölüme sürüklüyorlar.
Ailesinin gözü önünde, bir de ailesini suçlayarak.

Oysa haber ilk kez görsel-yazılı medyada, Dilek Doğan'ın canlı bomba olduğunu,
eve giren timcilerle çatışma çıktığını ve Dileğin yaralandığını yaftalamıştı.
Daha sonra da bu görüntüler yayınlandı. Baba Doğan diyor ki,
Polisleri evimizden çıkardık ama kızımızı hastaneye götüremedik,
Polisler tomalarıyla ve kurşunlarıyla izin vermediler, mahalle ablukadaydı, vakit kaybettik.

''Elimizde canlı bombacıların listesi var ama eylem yapmadan onları tutuklayamayız''
Diyen zihniyet, daha önce hiçbir resmi suç kaydı, araması olmayan Dileği öldürüyor.
İşte bu yüzden bizimle alay ediyorlar.
Çok azımız isyana kalkışıyor.
Bu dünyanın adaletsizliğe uyumsuzlaşıyor.
Hepimiz bu pislikle yaşamaya alışıyoruz.
Ama Dilek.

Dilek seviyor,
Doğayı, çocukları, paylaşmayı.
Dilek inanıyor,
Devrime, insana, güzel günlere.
Dilek öğretiyor.
Örgütlü olmayı, direnmeyi, yaşamayı, ölmeyi.

Çok susuyoruz, Yine sessiziz.
Çünkü bizim evlatlarımız değil ölen.
Kardeşimiz, arkadaşımız değil.
Bizi niye öldürmüyorlar, diye soruyorsunuz ya hani.
Seni niye öldürsünler, zaten herkesi sana benzetmek istiyorlar.

Elimizdeki telefonlardan yada ailecek televizyonun karşısında izliyoruz,
Gencecik bir bedenin yerlere serilişini.. 
O uzun saçlı, kara gözlü içimizi ısıtan genç kızın cansız bedeni
Hepimizin içinde koca bir boşluk.

Dilek Doğan muhalif bir şekilde yaşamayı seçip , o yapının içine adapte olup
Ama düzen içinde de bir işte de çalışıp, o gecekondu evde ailesiyle beraber
Yaşamak istemesine rağmen katledildi. 
Dilek Doğan bir hücre evinde değil, ailesiyle doğup büyüdüğü evde katledildi.
Yani Dilek Doğan normalleşmeye çalışırken katledildi.
Yani ben niyetini siyasallaşmak yerine daha ılımlı bir sol düşünce gibi gördüm.

Unutulacağını ve hesap sorulmayacağını sananlar büyük yanılgı içindeler.
Bütün bildiklerinizi unutup, kardeşinizin devlet tarafından yanınızda katledildiğini düşünün.
Düşünemediniz değil mi? Sizin düşünemediğinizi bu insanlar yıllardır yaşıyor.
AMA,

Elbet bir bildiği var bu çocukların..
Kolay değil öyle genç ölmek.

                                                                                  Yaşanılabilir bir dünya dileğimle..
                                                                                             Optimist Baykuş


25 Aralık 2015 Cuma

4

Yeni, Favori Rujlar 👯 💋











💋

Merhabalaar 👯 👄

Bu yazıda yeni kullanmaya başladığım rujlarımı okuyacaksınız. Ben sadece eye-liner ile  geçiştirdiğim sade göz makyajı yaptığımdan rujlarda abarmayı seviyorum. Buyrun👄





Maybelline bence. kırmızı rujla ilgili bütün korkularınızı bir kenara bırakın deyip Superstay serisinden bu 575 numarayı biz kırmızı ruju özgürce sürmek isteyenler için yaratmış. Evet bunun adı yaratmak..

Kesinlikle gün boyu ne tazelenmek istiyor ne de kontrol. Sürümü aşırı kolay bir ruj. Sonradan matlık sağlayan,ilk sürümde kremsi bir yapısı olan bu harika ruj öncesinde lip balm sürülmeden de kullanılabilir. Çizgilere dolmuyor, taşmıyor. Çok güzel görünüyor, 
çok güzel kokuyor. Meyvemsi, şekerimsi bir kokusu var, mükemmel. Benim dudaklarım fazla kurumadığından verdiği nemi de beğeniyorum. Kesinlikle sürekli kullanacağım bir ruj. Çok beğendim, Bizim. Fiyatı 24.90 👍




💋💋


Birazdan aşağıda da okuyacağınız üzere bu ruj aylarca hasretini çektiğim ''mor bir ruj'' aşkıyla Almanya'daki kuzenimden istedim. Yine Maybelline Superstay serisinden bu renk geldi. Sanırım numarası 260, aradığım renk değildi ama beni bundan sonra koyu renk mat ruj kullanmaya itecek ruj oldu. Çok çok çok pigmentli, bir sürüşte rengini veriyor.  Renk geçişken gibi, kahverengi, mor, bordo belki biraz vişne çürüğü görünebiliyor, çoook güzel. Sanki orman meyveli çaylar gibi kokuyor. Bu rujlardan ısırık almayı istememek neredeyse imkansız. Tesadüf eseri kullanmaya başlasam da gerçekten favorilerim arasında artık. Sürekli kullanacağım. Türkiye'de de bulunabiliyormuş. Fiyatı 24.90mış💋 👍






💋💋💋
Max Factor, Lipfinity.
Rujun numarasını bilmiyorum, zaten tek mor ruj buydu. Ruju gördüm ve işte aradığım ruj dedim. Aldım, sürdüm ve hüsraağn. Mor diye aldım, eflatun çıktı. Arada koskocaman bir renk, ton uçurumu var. Biraz aşağıda 👇istediğim rengi ve bu rujun nasıl durduğunu bulabileceksiniz. Rujun fiyatı 44.90dı ve bu fiyata rağmen rujdan da istediğim verimi alamadım. Çok kez üzerinden geçerek sürüyorum.  Sürdükten kısa süre sonra dudak kenarlarında toplanıyor, ortasında kendi dudak rengim kalıyor. Ne mana ? Kalıcılığını da pek sevmedim. Pigmentasyon sıfır. Renk aradığım renk değil evet ama, aslında güzel bir tonu var. Yukarıdaki Maybelline ile karıştırarak uyguluyorum. Ortaya Maybelline sürüyorum kenarına bu açık tonu. Sürekli tazelendiğinde güzel. farklı bir ruj. Kokusu da çok güzel fakat istediğimi bulursam bir daha al ma ya ca ğım💋👎




  Aralık ayında aldığım rujlar bunlardı. Çok severek takip ettiğimiz Vlogger BilgenTolis'in, Ruj bağımlısı videosunda, iki tane yine aradığım mor rujlardan gördüm ama malesef beğenmediği rujlardandı. Birisi NYX'in Mor renkte Butter Lipstick'i, diğeri de Milani Color Statement serisinden Violet Color Lipstick. Bilgen ikisinden de hayal kırıklığıyla bahsetse de çaresizlik beni o iki markaya itekliyor. 

 Sizin kullandığınız, bildiğiniz aşağıdaki melez ablamızın sürdüğü renkte mor ruj varsa tavsiyelerinizi bekliyorum.
 Mesela Loreal'in 209 Violet Parfait Rujunu Deneyeniniz var mı ?


👄👇



Aradığım ruj 💋👍
Bula bula bulduğum ruj👄👎







11 Aralık 2015 Cuma

0

Siz değil, önce Biz ☂

Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım. FridaKahlo
                          
                           Size önce tanık olduğum bir olaydan bahsedeceğim.
                        Bunlarla bağlantılı olarakta, müsaadenizle yeri gelmişken, 
                   hazır ayaktayken azıcık isyan etmeye meylettim. Fazla sürmez.


  Sadece içlerinden en büyük olana bile elli yıllık emek harcayan bir anneydi.
Bu üç yavan evlat annelerini zorlanarak. banyodaki sandalyesine, birbirlerine
bağırış çağırış, sert hareketlerle oturttular. Bu işi her hafta yapmalarına rağmen, 
her hafta olaylı geçiyordu. Hastane öncesi yıkanacaktı. Kızının sinirli hallerinden,
ne kadar bıkkın olduğu okunuyordu ve annesinin de bir süredir binlerce kez 
''saçlarım dökülüyor'' demesine son vermek istercesine makası almıştı eline. Kadın
kızının ellerini avuçlayıp. ''Kesmesek mi?  Bana kısa saç yakışmaz ki kızım'' dedi, 
Kız annesini omuzlarından önüne çevirip 
'' Öf be annee, bir de saçlarınla mı uğraşalım, zaten görünmüyor, 
eşarbının altından da görünmez, dur, hadi bitsin '' dedi.
Kadın kafasından akan suyla gizledi, akıttı gözünün yaşını. Gık demedi.

Bizler yetmişinde de uzun kabarık saçlı ama alımlı'lar,
Bizler tek değil iki göğsü olmadan da seksi'ler,
Bizler rahmi olmadan da doğurgan'lar,
Bizler vücudu hastalıklı ama aklı sağlıklı'lar,
Bizler boyu kısa ama hayalleri göğü delen'ler,
Bizler çarşaflarımızın altından gözümüze sürme çektiğimizde daha kadın'lar,
Bizler elimize kına çaldığımızda umuda yürüyen'ler,
Bizler trans&lezbiyen olunca hor görülen ama vazgeçmeyen'ler,
Bizler beş yaşında oyuncak bebekleri giydirdiğimizden beri anaç'lar,
Bizler kanamaya başladığımızdan beri kendimizi sakınan'lar,
Bizler şarkılar söylerken içersinde neler neler deviren'ler,
Bizler Tanrıyı tanımadığını, tanıdıklarını sananların yüzlerine haykıran aykırı'lar,
Bizler eşarbın renginden, dövmenin şekline kadın kalmaya hep bağlı'lar,
Bizler, erkeklerin baskılarına karşı gelip sokakta hayat var diyen özgürlükçü'ler,
Bizler evlatlarıyla birlikte kendilerini de mezara gömen, hayatlarını adayan'lar,
Bizler doğum yaptıktan sonra dünyadaki en güçlü'ler..
Biziz. öteki kadınlar.

  Biz kadınlar en önce içimizde bölünüyoruz. 
Kadınları bir şekilde güçsüz kabul etmiş kadınlarımızın, 
boyunu aşmış eleştirine sürekli maruz kalıyoruz. 
İşin kötüsü en yakınımız kadınlar oluyor bunlar.
Kendimiz gibi olmayanlara, hatta her şeye savaş açıyoruz.
Evet malesef en önce kadınlar, sonra erkekler ve devletler..

 Biz saçımıza yaşımıza ve hastalığımıza rağmen, 

kısa saç bize yakışmıyorsa eğer, üç telde kalsa 
''böyle kalsın'' diyeceğiz.

 Biz her koşulda ötekiyiz. Kadın doğmamız ve kadın hissetmemiz kafi !
Hayatlarımızın belli zamanlarında gizlice size ayak uydursak dahi,
İçten içe öteki olduk. Biz öteki olmayı seçmedik belki ama 
Gerçekten farkında olanlarımız ötekiliği hep sevdik.

 Başkasını kendinden daha çok hor görenlerle çevrelendik.
Evet, bazılarımız bu türleri önemsemiyoruz belki ama 
bazılarımız da içlerinde kayboluveriyoruz . 
Aralarında yer edebilmek için onlar gibi konuşup, onlar gibi giyiniyor 
en kötüsü onlar gibi düşünüyoruz.. Sorgulamıyoruz. 
Buna izin vermiyorlar da zira çünkü cevapları yok. 
Toplumda kabul görmeme korkusu herkesleşmeye yol açıyor. 
Yalnızlık korkusu ↛ Çoğunluğa itaat..
Her şey böyle şekilleniyor. Ahlak, aile, toplum ve hatta adalet.(Hukuk değil Adalet)
  
  Şunu bilin ki, biz hep elinizin altında,
Biz hep yargılayıcı ithamlarınızın hedefi,
Biz hep zorbalıkla evcilleştireceğinizi düşündüğünüz bireyler olmayacağız.
Yaşayacağız be, düşüneceğiz, yanlışın üzerine yürüyeceğiz, yılmayacağız.
Bizi sizden öteki yapan asıl durumlar bunlar ve biliyorum sizi asıl korkutan da bunlar.

  Biz kadınlar, kötü tarafına bakıp dünyaya çocuk getirmemezlikte yapmayacağız.
Doğuracağız, öğreteceğiz, göstereceğiz. 
Doğruyu, doğayı, insanı sevdireceğiz.
Belki özgürlüğü hatta barışı.

 Durmadan akan kanların, kötüye giden sistemin
Kandırılan halkların mücadelesini çocuklarımızla vereceğiz.
Gerçek mutluluk, gerçek birikim bu çünkü. Umudu yeşerteceğiz.
Biz bize öğrettiğiniz dünyayı kabul etmeyeceğiz.


                                        Hayalini kurduğumuz dünya imkansız değil,
✌                                   Zor ise biz ötekilerin iyi ki en sevdiği uğraşı.